Çiftçinin üretim için ihtiyaç duyduğu mazot, yem, elektrik ve gübre gibi pek çok girdinin fiyatındaki fahiş artışlar nedeniyle topraktan uzaklaşırken yaz meyve ve sebzelerdeki artış da alıcıyı pazardan uzaklaştırdı. Üreticinin zarar ettiğini aktaran Çiftçi Sen Başkanı Ali Bülent Erdem, “Faiz - Nas uygulaması sonucunda ekonomi bu hale geldi. Tarımsal girdi faaliyetleri çok yüksek, çiftçi üretim yapamıyor. Bakanlık acilen ÖTV ve KDV’de düşüşe gitmeli” dedi.
Yaz geldi ancak gıda enflasyonu düşmedi. Üretici maliyetten, tüketici fiyattan mutsuz. TÜİK verilerine göre; TÜFE yıllık enflasyonu yüzde 71,60 olarak açıklanırken, gıda ve alkolsüz içeceklerde enflasyon yüzde 68,08 olarak belirlendi. Yazlarında düşmesi beklenen gıda enflasyonundaki bu artış tezgahları da olumsuz etkiledi. Asgari ücretin 11 bin 402 lira olduğu 2023 yılında kilosu ortalama 6,84 olarak satılan yaz ayının vazgeçilmezi karpuzun kilosu bu yıl 15 lirayı geçti. Aynı şekilde 2023 yılında 11,60 TL’den tezgahlarda olan patlıcanın fiyatı da 30 liraya kadar çıktı. 55 liraya satılan bamyanın kilosu 100 TL’nin üzerine çıktı. Pazarlardaki fiyatların neredeyse yüzde 300 artığı Türkiye’de asgari ücret ise yüzde 49 oranında artarak 17 bin 2 TL, en düşük emekli aylığının 10 bin TL bağlandığı bir dönemde, satıcı da alıcı çözüm bekliyor.
ÜRETİCİ ZARARDA
Tarım ürünlerinin dışarıdan alındığına değinen Çiftçi Sen Başkanı Ali Bülent Erdem, üretim anında kullanılan ilaç ve yemde dahi dışa bağımlı olunduğunu vurguladı. Erdem “2021 yılında başlayan Faiz - Nas uygulaması sonucunda ekonomi bu hale geldi. Tarımsal girdi faaliyetleri çok yüksek. Enflasyonun verilerinin çok altında. Çiftçi önünü göremiyor. İlaç ve yemde doğrudan dışa bağlıyız. Dövizin her artışında çiftçi zarar görüyor, ekemiyor. Özellikle savaş ve pandemi gibi durumlarda gördük ki, kendi kendine yetebilen bir ülke olabilmemiz gerekiyor. Ancak mısır, ayçiçeği, hububat ve soya gibi ürünleri dahi dışarıdan alıyoruz” diye konuştu.
“ÖTV VE KDV’DE DÜŞÜRÜLMELİ”
Sulamanın önemine değinen, “İklim değişikliği üretimi azaltıyor buna karşılık sulama yatırımları yapılmalı. Sulama yatırımların yapılmaması üreticiyi olumsuz yönde etkiliyor. Elektriğe son yapılan yüzde 30’luk zammın ardından çiftçi suyu olsa dahi üretim yapamıyor. Tüm bu sorunları çözebilmek için öncelikle dışa bağımlılığa karşı politikalar üretmek gerekiyor. Bakanlık acilen ÖTV ve KDV’de düşüşe gitmeli. Yaşanan rekolte kaybı bizi olumsuz etkileyecek. Kamu alandan çekilmemeli ve küçük ölçekli işletmeler ile kooperatifler desteklenmeli” ifadelerine yer verdi.
“EKİLEMEYEN 4 MİLYON HEKTAR ARAZİ”
Çiftçinin girdi maliyetlerinden dolayı para kazanamadığını aktaran Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı da “Dünyada gıda fiyatları düşerken bizde maalesef artmaya devam ediyor. Bu durum talepten ziyade maliyet enflasyonu nedeniyle oluşuyor. Çiftçinin mazot, elektrik, gübre, ilaç gibi üretim maliyetleri maalesef sürekli artıyor. Burada devletin destekleri yeterli ve doğru değil. Diğer taraftan çiftçi, para kazanmıyor. Tarladan alış fiyatı gerek taban fiyat gerekse tüccar ve aracıların fiyatı baskılanması var. Çok sayıda aracı, nakliye, ambalaj giderleri eklenince fiyat 10 katına çıkıyor. Üretim maliyetinden çok tarladan pazara ulaştırılması ile ilgili maliyeler söz konusu. İklim değişikliği ülke tarımını zorluyor. Kuraklık, yüksek sıcaklıklar ve yağış düzensizlikleri; ürün kayıpları ve kaliteyi bozuyor. Kuru tarım yapılan ve maliyetleri karşılamadığı için ekilmeyen ve yıllara göre değişen 3,5-4 milyon hektar arazimiz var. Maalesef Türkiye bu tarladan sofraya gıda güvenliği sorununu çözemedi” dedi.
“LİYAKET SORUNUMUZ VAR”
Yaşanan sorunların çözümü ile ilgili liyakat konusu üzerine vurgu yapan Çakıcı “Üretim maliyetleri konusunda çiftçi direk desteklenmeli ürünlere göre sulu - kuru koşullarda üretim masrafları ve maliyet biliniyor. Mazot, elektrik gibi giderler sübvanse edilebilir. Taban fiyatlarda çiftçi refahı düşünülerek fiyat belirlenebilir. Ürün desenlerine göre çifti yönlendirilebilir. Ekilmeyen arazilerin maliyet sorunu çözülerek tarıma kazandırılabilir. Tarladan pazara en yakın en az aracılı sistem kurulmalı. Bunun için üretici birlikleri kooperatifler desteklemeli. Yerinde tarım büyükşehirlerin yakınında tarım desteklenmeli. Tarım alanlarının tarım dışına çıkması engellenmeli. Yerel yönetimler üretici ve tüketici örgütlenmesinde rol üstlenmeli. Son olarak tüm politikaların oluşturulmasında ziraat mühendisleri rol almalı. Maalesef liyakat sorunumuz var” diye konuştu.
0 Yorumlar