Devlet Bahçeli'den kritik çağrı: O davaların hepsi yeniden görülmeli

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 5 bin hâkim ve savcının FETÖ üyesi olduğu için ayıklandığını belirterek, “Peki bu 5 bin hâkim ve savcının görevdeyken haksız yere yargıladığı ve cezalandırdığı insanlar nerede? Onları kim koruyacak, onlara kim sahip çıkacak? 5 bini görevden aldın da bu adamlar kime ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesi lazım” çağrısında bulundu.

Devlet Bahçeliden kritik çağrı: O davaların hepsi yeniden görülmeli
MHP’yi izleyen gazetecilere dün akşam iftarda bir araya gelen Bahçeli, özetle şunları söyledi:
“DAVALARI MAHKEMELER YENİDEN GÖRMELİ”
TSK hala temizlenmedi, emniyet öyle, yargı öyle. Bir konu daha var: 5 bin hâkim ve savcı FETÖ üyesi olduğu için ayıklanmış. Peki bu 5 bin hâkim ve savcının görevdeyken haksız yere yargıladığı ve cezalandırdığı insanlar nerede?
Onları kim koruyacak, onlara kim sahip çıkacak. 5 bini görevden aldın da kime bu adamlar ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesi lazım. Yazık günah bu insanlara. En son Eskişehir de yakaladılar. Bunların hepsinin hesabının sorulması lazım.
FETÖ’den 5 bin tane ayıkladığınız insandan hesabı soruyorsunuz, peki bunların hâkim ve savcı iken FETÖ'nün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu hizmetlerde mağdur olan insanlara kim sahip çıkacak? Benim kanaatim bu insanların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesidir.
Zekeriya Öz’ü, bir başkası bunlar kime bir ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin gözden geçirilmesi lazım. 5 bin insan 50 bin davaya bakmışsa elli bin insana ceza vermişse, aileleriyle birlikte al sana 250 bin mağdur.
Devlet Bahçeliden kritik çağrı: O davaların hepsi yeniden görülmeli
SİYASET AYAĞI TEMİZLENDİ Mİ?Hayır. Daha var. Adamı dışarı bırakıyorsun mağduriyet diyorsun. Siyasi ayak kolay kolay temizlenmiyor.
EKONOMİDEKİ GELİŞMELER: BATARSAK HEP BERABER BATARIZ
Böyle durumlarda siyasi yönden düşünülmüş olan kaos ve krizleri kuvvetlendirecek olan tek bir unsur vardır o da ekonomik kriz ve kaostur. Yani siyaseti karmakarışık hale getirmişseniz, ekonomiyi çok sağlıklı tuttuğunuz taktirde o siyasi amaçlarda netice alamazsınız.
Ekonomik yönden de bir darboğaza ülkeyi sokmak gayreti içerisinde olursunuz. Merkez Bankası’nın bu akşam aldığı kararları tam anlamıyla yorumlayacak durumda değiliz. Yalnız yaşadıklarımız var. 2000 yılında bir takım olaylar yavaş yavaş gelişti…
21 Nisan’da bu ülke neden bir ekonomik krize girdi? Bu ekonomik kriz çok süratle nasıl tırmandı? Faizler nasıl birden yükseldi. Gecelik faiz 4 bin ile 7 bin arasında oynadı. Ama arkasından siyasi hedeflerin ne şekilde hayata geçirildiği de hep beraber görüldü. Bazı yorumcular var: Bir tarafta Türkiye’de yüzde 7 kalkınmayı görüyor ve kabul ediyor ama diğer taraftan ‘Ekonomi felaketin içerisine girdi’ diyor. Yüzde 70, yüzde 80 yüksek faizlerle hayatını devam ettiren bir Türkiye ekonomisinin yüzde 13 ile yüzde 7 ile batacağı iddia ediliyor.
Bunların hepsiyle de bir güvensizlik, istikrarsız yaratılmak isteniyor. 2000, 2001’li yıllarda bu durumları yaşarken ısrarla söylenen bir şey vardı. Efendim ‘Bunu piyasa satın almaz’. Piyasa dediğin İstanbul’da yüz büyük işletme veya holding. Hepsinin Menkul Kıymetler Borsası’ndaki hisse senedi hareketliliği çok cüzi. Bunu satın alsa ne olur, almasa ne olur?
Şimdi yine böyle bir küresel olgu Türkiye’de ekonomik yönden de sıkıntı yaratmayı amaçlamış görünüyor bana göre. Türkiye’de madem ki siyasi yönden bir istikrara ihtiyaç var, temel hak ve özgürlüklerin yeniden güçlendirilmesini istiyorsunuz o zaman ekonomik krizi büyük bir oranda aşabilecek birlikteliği sağlayıp Türkiye’yi bu yönüyle bir çöküntüden kurtarmamız lazım. Bu çok önemlidir. Türkiye’de ekonomik kriz sadece iktidarı, iktidara destek verenleri, bazı STK’ları boğacak, diğerleri yaşayacak! Böyle şey olur mu? Çöküntü çöküntüdür. Çöküntünün altında kalan da çok zor durumlara düşer.Yurt dışına jurnallerseniz; birtakım çevreler hâlâ Türkiye üzerinde oyunlar oynar bozgunculuk yapmaya çalışır. Türkiye’ye gelecek olan bir takım sermaye hareketlerini durdurup, geciktirmek gibi oyunlarla bir siyaseti neticelendireceklerini zannediyorlarsa o kimseye yar olmuyor. 2001 yılındaki siyasi olayları o zaman hükümette olmamız sebebiyle yaşadık.
HEDEF CUMHURBAŞKANI MI?: ERDOĞAN’A HUSUMETİ GELİŞTİRME ÇABASI
Zaten o bir yerden başlar. Durup dururken Ecevit gibi çok değerli bir siyasi şahsiyeti Türkiye‘de ne hale getirdiler, 2001 yılında. Bunu anlamak lazım. 136 milletvekili ile temsil edilen Ecevit’i desteklemek güçlendirmek gerekirken 62-60 oranında bölüp üç de bağımsız bırakmanın anlamı var mıydı?
Nerede bunu yapanlar? Bütün bunların hepsini birlikte düşündüğümüz zaman sonuç alabiliriz. Birbirlerine Anayasa attıkları için denildi. Anayasayı kim kime, ne kadar atarsa atsın kriz yaşanmadı da ille 2001 yılında atılan bir Anayasa yüzünden mi yaşandı? Çok büyük değil küçük bir Anayasa. Atsa ne olur atmasa ne olur. Fırtınalar koptu. Bunları yaşadık, biliyoruz.
Dikkat etmek lazım. Bir şekliyle mevcut iktidarı, onun genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a husumeti geliştirme noktasında bir çaba var. Bu çabanın değişik unsurları falan da olabilir ama netice itibariyle gele gele ekonomik duruma geldiler. Bu akşam özellikle kamuoyu araştırmacılarını yorumlarını dinleyin artık. ‘Ekonomi dibe battı, şöyle oldu böyle oldu’... Ama batarsak hep beraber batarız. Siyaseti hemen ikame ediyorsunuz, 87 parti kurma noktasına kadar geliyorsunuz da ekonomi çöktükten sonra ona ne yapacağız? Dükkanlar yavaş yavaş bazı yerlerde kapanıyor. Bunlar işarettir. Bu işareti fark etmek lazım.
Devlet Bahçeliden kritik çağrı: O davaların hepsi yeniden görülmeli
MERKEZ BANKASI KARARI: SENARYO 2001 İLE AYNI
Merkez Bankası’nın (MB) görevi var. Faizleri kontrol altına alıp fiyat istikrarını sağlamakla görevli. İkinci bir görevi yok Merkez Bankası’nın. Ama Merkez Bankası bağımsız mı olacak, olmayacak mı bunlar tartışılıyor. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamakla görevli. Sağlamadığı taktirde diğer unsurların hepsi bütün sektörler itibariyle sallanır. Bunun bağımsızlığı olur mu?

Yorum Gönder

0 Yorumlar